ANZAKLAR
Şuanda gezdiğimiz Kuzey cephesi yani Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşlara katıldığı meşhur 57. Alayın savaştığı yine Conk bayırının olduğu Kuzey cephesinde Anzaklarla savaşmış Atalarımız, Anzak dediğimiz zaman hep aklımıza Avustralya ve Yeni Zelanda silahlı kuvvetlerinin kısaltılmış hali gelsin yani dünyanın öbür ucundan gelen Avustralya ve Yeni Zelandalılar. Dolayısıyla Kuzey cephesinde yaşanan savaşlar siperlerin birbirlerine çok yakın olmasından dolayı çok kanlı geçmiştir.Ancak buraya Anzaklar gelmeden önce İngilizler hep bunları kandırmışlardır.Demişlerdir ki sakın Çanakkale’de Türklere esir düşmeyin, Türkler barbardır,Türkler yamyamdır Türkler kuyrukludur sizi yakalarlarsa çiğ,çiğ yer derler Anzak askerleri Türk askerlerinin arkasına bakarlar kuyruk var mı diye . Ama dedelerimiz onlara burada öyle bir insanlık dersi verir ki sonra onlarda yaptıklarından utanırlar.Mesela ilk kez Çanakkale’de ateşkes yapıldığı zamanlarda hiçbir Anzak askeri korkudan siperin dışına çıkamazlar.Sonra bakarlar ki Türkler İngilizlerin anlattığı gibi değil yavaş, yavaş siperlerinden dışarıya çıkmaya başlarlar Uzaktan Türk askerine tebessüm ederler sonra bakarlar ki Türk askerleri de onlara selam verirler,biraz daha yaklaşırlar cesaret alarak tokalaşırlar ardından savaş alanında ateşkes esnasında birbirlerine çeşitli hediyeler verirler.Ekmek sigara,çikolata konserve bisküvi dedelerimizin sadece onlara verebileceği kuru ekmektir,işte böyle bir dostluk bu dostluğun en sonunda da Anzak askerleri,Türk askerleri cenaze ve yaralıları birlikte toplarlar. Ancak bu dostluk ateşkes sona erdiği anda iki taraf siperlerine geri çekildiği anda biter savaş bütün acımasızca yeniden başlar eder. İşte ateşkes esnasında yaşanan bu dostluğun siperlere tek bir getirisi vardır,gündüzün hava aydınladığı zaman birbirlerini öldürmek için kıyasıya savaşan askerler,akşam havanın kararmasıyla beraber kendiliğinden ateşi keserler.Kimse,kimseye bir el dahim ateş etmezler,düşünün bakın siperlerin arası 20-30 metre burası Türk siperi karşı bitkilerin olduğu yer Anzak siperi konuşmalar bile duyuluyor siperlerden ama kimse,kimseye bir dahim ateş etmiyor.Hava karardığı zamandan itibaren başka şeyler yapmaya başlarlar siperlerde kimi ailesine mektup yazarlar,kimi bitlerini temizler kimi yırtık söküğünü diker.Ama bizim siperlerde gündüzün şehit olan askerlerin arkasından o Anadolu’nun bağırın dan gelen sesi yanık olan Mehmetçikler Türküler uzun havalar okurlar.Hele bir dedemiz var ki o yanık sesiyle her akşam karardığı anda Erzurum yöresine ait Hurra Kuşu Türküsünü o kadar içten okur ki dedemiz Huma Kuşu türküsünü okumaya başladığı anda Anzak siperlerinde bütün konuşmalar kesilir.Ve hiçbir tık ses çıkarmadan dedemizi dinlerler,dedemiz türküyü bitirir bitirmez Anzak siperlerinden bir alkış tufanı kopar,dedemizde onları kırmaz her akşam o Huma kuşu türküsünü yeni baştan okumaya başlar. Ancak zaman ilerledikçe akşam o türküyü söyleyen dedemizin sesi duyulmaz olur.Hani bir deyim vardır siperler öksüz siperler yetim kalmıştır.Anzaklar çok merak ederler Türkçe bilen bir arkadaşlarını bulup ona bir not yazdırırlar o akşamları Türkü söyleyen arkadaşınız artık neden türkü söylemiyor.Ve o notu bir taşa sararak kendi siperlerinden 20 metre uzaklıktaki Türk siperlerine fırlatıp atarlar
Aradan sadece 10 geçmişti aynı not aynı taşa sarılı altına dedelerimizin yazdığı cevapla adeta Anzak siperlerine bir alev topu gibi düşer.O notun altına dedelerimiz bir not düşerler o arkadaşımız artık türkü söyleyemez siz onu geçen hafta şehit ettiniz.Burada Mustafa Kemal Atatürk’ün çok güzel bir sözü var,Anzaklarla yaşanan dostluktan dolayı tarihler 1934 Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı zamanın içişleri bakanı Şükrü Kayayı yanına çağırır eline bir not verir ve bu sözler burada savaşıp ta ölen İngilizlerle Fransızları ayırıyoruz.Anzak askerlerine onların annelerine hitaben söylenmiş ve demiştir ki Mustafa Kemal Atatürk bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar burada dost bir vatanın toprağındasınız huzur ve sükun içinde uyunuz sizler Mehmetçikle yan,yana koyun,koyunasınız dedikten sonra burada ölen Anzak askerlerin annelerine hitaben uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar göz yaşlarını dindiriniz evlatlarınız bizim bağırlarımız dadır huzur içindedirler huzur içinde rahat, rahat uyuyacaklardır.Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra evlatlarımız olmuşladır Allah aşkına dünyada bu sözü söyleyen başka lider var mı dır. Gezdiğimiz Gelibolu yarım adası uluslar arası bir savaş alanıdır,yapılan Lozan antlaşmaya göre burada çok sayıda ölen askerleri ölen İngilizler Fransızlar Anzak ve Avustralyalılar Yeni Zelanda da yapılan Lozan antlaşmasına göre burada mezar yapmaları için bize talepte bulunmuşlar,bizim ekibimizde bu yerleri verdikten sonra buraya mezarlıklarını yapmışlar,burada toplam mezar sayısı 33 tane bu mezarların bakımı gideri tamamı kendilerine aittir.O mezarlardan bir tanesi arı burnu mezarlığı hep format aynıdır girişte bir haç işareti altında isimleri sonsuza kadar yaşayacak yazısı vardır burada ölüp de mezarları kimlikleri belli olanların kemiklerini toplamışlar. Çünkü bu mezarlar savaştan 10 yıl sonra yapıldığı için bu taşların altına gömülmüşlerdir. Kimlikleri belli olmayanlar da mezarların her hangi bir yerine gömmüşlerdir. Şimdi onlar Hıristiyan oldukları için Hep bir Haç işareti var. Bakın burada bir Yahudi mezarı var. Burada Atehis bir kişinin mezarı Hıristiyan gördük Yahudi gördük bide ne kaldı Müslüman mezarı kaldı, buraya kandırarak getirilen Müslümanlar var Senegalli 3 tane Müslüman mezarı ama yerleri kıbleye doğru dikkat ederseniz. 25 Nisan günü burada çıkartma yapıyorlar ama bakın çıkartmaya el verişli olmayan kayalık olan bir yer 1 gün önceden 24 Nisan günü Kaba tepe bölgesi oraya bir şamandıra bırakıyorlar.Şamandıra denizde bir yeri işaretlemek için kullanılan yuvarlık altta çapası olan bir alet şamandırayı oraya bırakıyorlar ve gidiyorlar.Burada kıyı gözetlemesi yapan Türk askerleri onlar gittikten sonra o şamandırayı alıyorlar. 25 Nisan günü sabahleyin 4.30 da buranın bu şekilde kayalık olduğunu görmeden buradan çıkartma yapmaya başlıyorlar düşmanın nereye çıkartma yapmadıkları bilmedikleri için Türk askerlerinin mermileri bitinceye kadar savaşıyorlar. Sonrada 27.Alayı geri çekiyorlar, burada çok önemli bir olay var 25 Nisan günü buradan çıkartma yapan askerlerin başlarında komutanlar var. Anzak askerleri korkudan siperlerden çıkamıyor,çünkü İngilizler demişler ya sakın Türklere esir düşmeyin Türkler barbardır,yamyamdır kuyrukludur diye bundan dolayı hiçbir Anzak askeri siperden dışarı çıkamıyor bizimkiler toplamışlar bize ait şehitleri yaralıları savaş alanında sadece Anzakların ölüleri ve yaralıları kalmış,ama içlerinde bir tanesi var ki İngiliz yüz başı ağır yaralı ayağı kopmak üzere ağlıyor bağırıyor,yalvarıyor İngilizce yardım istiyor ama Anzak siperlerinden hiç kimse o yüz başı için çıkamaya cesaret edemiyor.Derken Türk siperlerinden İri yarı bir Mehmetçik bir sopanın ucuna beyaz bir çamaşır bağlamış sallaya,sallaya siperden dışarıya çıkıyor.Anzaklar şaşkın ne yapacak diye merakla beklerken … Türk askerleri ne yapıyor diye beklerken siperlerden çıkan Türk askeri emin adımlarla yerden yatmakta olan yaralı İngiliz askerinin yanına gidiyor ağır yaralı olduğu için İngiliz in öncellikle başını şefkatle okşuyor daha sonra kucağına alıyor İngiliz’i götürüyor Anzak siperlerinin ucuna bırakıyor ve kendi siperlerine geri dönüyor.Anzaklar Türk askerinin yaptığı bu kahramanlıktan öyle iğreniyor ki,Türk askerine bir teşekkür daha edemiyorlar.
Şuanda gezdiğimiz Kuzey cephesi yani Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşlara katıldığı meşhur 57. Alayın savaştığı yine Conk bayırının olduğu Kuzey cephesinde Anzaklarla savaşmış Atalarımız, Anzak dediğimiz zaman hep aklımıza Avustralya ve Yeni Zelanda silahlı kuvvetlerinin kısaltılmış hali gelsin yani dünyanın öbür ucundan gelen Avustralya ve Yeni Zelandalılar. Dolayısıyla Kuzey cephesinde yaşanan savaşlar siperlerin birbirlerine çok yakın olmasından dolayı çok kanlı geçmiştir.Ancak buraya Anzaklar gelmeden önce İngilizler hep bunları kandırmışlardır.Demişlerdir ki sakın Çanakkale’de Türklere esir düşmeyin, Türkler barbardır,Türkler yamyamdır Türkler kuyrukludur sizi yakalarlarsa çiğ,çiğ yer derler Anzak askerleri Türk askerlerinin arkasına bakarlar kuyruk var mı diye . Ama dedelerimiz onlara burada öyle bir insanlık dersi verir ki sonra onlarda yaptıklarından utanırlar.Mesela ilk kez Çanakkale’de ateşkes yapıldığı zamanlarda hiçbir Anzak askeri korkudan siperin dışına çıkamazlar.Sonra bakarlar ki Türkler İngilizlerin anlattığı gibi değil yavaş, yavaş siperlerinden dışarıya çıkmaya başlarlar Uzaktan Türk askerine tebessüm ederler sonra bakarlar ki Türk askerleri de onlara selam verirler,biraz daha yaklaşırlar cesaret alarak tokalaşırlar ardından savaş alanında ateşkes esnasında birbirlerine çeşitli hediyeler verirler.Ekmek sigara,çikolata konserve bisküvi dedelerimizin sadece onlara verebileceği kuru ekmektir,işte böyle bir dostluk bu dostluğun en sonunda da Anzak askerleri,Türk askerleri cenaze ve yaralıları birlikte toplarlar. Ancak bu dostluk ateşkes sona erdiği anda iki taraf siperlerine geri çekildiği anda biter savaş bütün acımasızca yeniden başlar eder. İşte ateşkes esnasında yaşanan bu dostluğun siperlere tek bir getirisi vardır,gündüzün hava aydınladığı zaman birbirlerini öldürmek için kıyasıya savaşan askerler,akşam havanın kararmasıyla beraber kendiliğinden ateşi keserler.Kimse,kimseye bir el dahim ateş etmezler,düşünün bakın siperlerin arası 20-30 metre burası Türk siperi karşı bitkilerin olduğu yer Anzak siperi konuşmalar bile duyuluyor siperlerden ama kimse,kimseye bir dahim ateş etmiyor.Hava karardığı zamandan itibaren başka şeyler yapmaya başlarlar siperlerde kimi ailesine mektup yazarlar,kimi bitlerini temizler kimi yırtık söküğünü diker.Ama bizim siperlerde gündüzün şehit olan askerlerin arkasından o Anadolu’nun bağırın dan gelen sesi yanık olan Mehmetçikler Türküler uzun havalar okurlar.Hele bir dedemiz var ki o yanık sesiyle her akşam karardığı anda Erzurum yöresine ait Hurra Kuşu Türküsünü o kadar içten okur ki dedemiz Huma Kuşu türküsünü okumaya başladığı anda Anzak siperlerinde bütün konuşmalar kesilir.Ve hiçbir tık ses çıkarmadan dedemizi dinlerler,dedemiz türküyü bitirir bitirmez Anzak siperlerinden bir alkış tufanı kopar,dedemizde onları kırmaz her akşam o Huma kuşu türküsünü yeni baştan okumaya başlar. Ancak zaman ilerledikçe akşam o türküyü söyleyen dedemizin sesi duyulmaz olur.Hani bir deyim vardır siperler öksüz siperler yetim kalmıştır.Anzaklar çok merak ederler Türkçe bilen bir arkadaşlarını bulup ona bir not yazdırırlar o akşamları Türkü söyleyen arkadaşınız artık neden türkü söylemiyor.Ve o notu bir taşa sararak kendi siperlerinden 20 metre uzaklıktaki Türk siperlerine fırlatıp atarlar
Aradan sadece 10 geçmişti aynı not aynı taşa sarılı altına dedelerimizin yazdığı cevapla adeta Anzak siperlerine bir alev topu gibi düşer.O notun altına dedelerimiz bir not düşerler o arkadaşımız artık türkü söyleyemez siz onu geçen hafta şehit ettiniz.Burada Mustafa Kemal Atatürk’ün çok güzel bir sözü var,Anzaklarla yaşanan dostluktan dolayı tarihler 1934 Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı zamanın içişleri bakanı Şükrü Kayayı yanına çağırır eline bir not verir ve bu sözler burada savaşıp ta ölen İngilizlerle Fransızları ayırıyoruz.Anzak askerlerine onların annelerine hitaben söylenmiş ve demiştir ki Mustafa Kemal Atatürk bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar burada dost bir vatanın toprağındasınız huzur ve sükun içinde uyunuz sizler Mehmetçikle yan,yana koyun,koyunasınız dedikten sonra burada ölen Anzak askerlerin annelerine hitaben uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar göz yaşlarını dindiriniz evlatlarınız bizim bağırlarımız dadır huzur içindedirler huzur içinde rahat, rahat uyuyacaklardır.Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra evlatlarımız olmuşladır Allah aşkına dünyada bu sözü söyleyen başka lider var mı dır. Gezdiğimiz Gelibolu yarım adası uluslar arası bir savaş alanıdır,yapılan Lozan antlaşmaya göre burada çok sayıda ölen askerleri ölen İngilizler Fransızlar Anzak ve Avustralyalılar Yeni Zelanda da yapılan Lozan antlaşmasına göre burada mezar yapmaları için bize talepte bulunmuşlar,bizim ekibimizde bu yerleri verdikten sonra buraya mezarlıklarını yapmışlar,burada toplam mezar sayısı 33 tane bu mezarların bakımı gideri tamamı kendilerine aittir.O mezarlardan bir tanesi arı burnu mezarlığı hep format aynıdır girişte bir haç işareti altında isimleri sonsuza kadar yaşayacak yazısı vardır burada ölüp de mezarları kimlikleri belli olanların kemiklerini toplamışlar. Çünkü bu mezarlar savaştan 10 yıl sonra yapıldığı için bu taşların altına gömülmüşlerdir. Kimlikleri belli olmayanlar da mezarların her hangi bir yerine gömmüşlerdir. Şimdi onlar Hıristiyan oldukları için Hep bir Haç işareti var. Bakın burada bir Yahudi mezarı var. Burada Atehis bir kişinin mezarı Hıristiyan gördük Yahudi gördük bide ne kaldı Müslüman mezarı kaldı, buraya kandırarak getirilen Müslümanlar var Senegalli 3 tane Müslüman mezarı ama yerleri kıbleye doğru dikkat ederseniz. 25 Nisan günü burada çıkartma yapıyorlar ama bakın çıkartmaya el verişli olmayan kayalık olan bir yer 1 gün önceden 24 Nisan günü Kaba tepe bölgesi oraya bir şamandıra bırakıyorlar.Şamandıra denizde bir yeri işaretlemek için kullanılan yuvarlık altta çapası olan bir alet şamandırayı oraya bırakıyorlar ve gidiyorlar.Burada kıyı gözetlemesi yapan Türk askerleri onlar gittikten sonra o şamandırayı alıyorlar. 25 Nisan günü sabahleyin 4.30 da buranın bu şekilde kayalık olduğunu görmeden buradan çıkartma yapmaya başlıyorlar düşmanın nereye çıkartma yapmadıkları bilmedikleri için Türk askerlerinin mermileri bitinceye kadar savaşıyorlar. Sonrada 27.Alayı geri çekiyorlar, burada çok önemli bir olay var 25 Nisan günü buradan çıkartma yapan askerlerin başlarında komutanlar var. Anzak askerleri korkudan siperlerden çıkamıyor,çünkü İngilizler demişler ya sakın Türklere esir düşmeyin Türkler barbardır,yamyamdır kuyrukludur diye bundan dolayı hiçbir Anzak askeri siperden dışarı çıkamıyor bizimkiler toplamışlar bize ait şehitleri yaralıları savaş alanında sadece Anzakların ölüleri ve yaralıları kalmış,ama içlerinde bir tanesi var ki İngiliz yüz başı ağır yaralı ayağı kopmak üzere ağlıyor bağırıyor,yalvarıyor İngilizce yardım istiyor ama Anzak siperlerinden hiç kimse o yüz başı için çıkamaya cesaret edemiyor.Derken Türk siperlerinden İri yarı bir Mehmetçik bir sopanın ucuna beyaz bir çamaşır bağlamış sallaya,sallaya siperden dışarıya çıkıyor.Anzaklar şaşkın ne yapacak diye merakla beklerken … Türk askerleri ne yapıyor diye beklerken siperlerden çıkan Türk askeri emin adımlarla yerden yatmakta olan yaralı İngiliz askerinin yanına gidiyor ağır yaralı olduğu için İngiliz in öncellikle başını şefkatle okşuyor daha sonra kucağına alıyor İngiliz’i götürüyor Anzak siperlerinin ucuna bırakıyor ve kendi siperlerine geri dönüyor.Anzaklar Türk askerinin yaptığı bu kahramanlıktan öyle iğreniyor ki,Türk askerine bir teşekkür daha edemiyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder