HUMA KUŞU TÜRKÜSÜ ANZAK VE TÜRK
ASKERLERİ
İşte
ateşkes esnasında yaşanan bu dostluğun
siperlere tek bir getirisi vardır,gündüzün hava aydınladığı zaman birbirlerini
öldürmek için kıyasıya savaşan askerler,akşam havanın kararmasıyla beraber
kendiliğinden ateşi keserler.Kimse,kimseye bir el dahim ateş etmezler,düşünün
bakın siperlerin arası 20-30 metre burası Türk siperi karşı bitkilerin olduğu
yer Anzak siperi konuşmalar bile duyuluyor siperlerden ama kimse,kimseye bir
dahim ateş etmiyor.Hava karardığı zamandan itibaren başka şeyler yapmaya başlarlar
siperlerde kimi ailesine mektup yazarlar,kimi yırtık söküğünü dikerler.Türk
siperlerinde gündüzün şehit olan askerlerin arkasından o Anadolu’nun bağırın
dan gelen sesi yanık olan Mehmetçikler Türküler uzun havalar okurlar.Hele bir
dedemiz var ki o yanık sesiyle her akşam karardığı anda Erzurum yöresine ait
Huma Kuşu Türküsünü o kadar içten okur
ki dedemiz Huma Kuşu türküsünü okumaya başladığı anda Anzak siperlerinde bütün konuşmalar
kesilir.Ve hiçbir tık ses çıkarmadan
dedemizi dinlerler,dedemiz türküyü bitirir bitirmez Anzak siperlerinden bir
alkış tufanı kopar,dedemizde onları kırmaz
her akşam o Huma kuşu türküsünü yeni baştan okumaya başlar. Ancak
zaman ilerledikçe akşam o türküyü söyleyen dedemizin sesi duyulmaz olur.Hani
bir deyim vardır siperler öksüz siperler
yetim kalmıştır.Anzaklar çok merak ederler Türkçe bilen bir arkadaşlarını bulup
ona bir not yazdırırlar o akşamları Türkü söyleyen arkadaşınız artık neden
türkü söylemiyor.Ve o notu bir taşa
sararak kendi siperlerinden 20 metre uzaklıktaki Türk siperlerine fırlatıp
atarlar.Aradan sadece 10 geçmişti aynı not aynı taşa sarılı altına
dedelerimizin yazdığı cevapla adeta Anzak siperlerine bir alev topu gibi
düşer.O notun altına dedelerimiz bir not düşerler o arkadaşımız artık türkü söyleyemez
siz onu geçen hafta şehit ettiniz
Yorumlar
Yorum Gönder